Paletli Kepçe Ne Denir? Hayatın İnce Çizgisi
Kayseri’de, sabahları güneş henüz yükselmeden uyanmak, şehri uyandıran ilk sesleri duymak, bana hep biraz hüzün verir. Her şey çok sessizdir, ancak bu sessizlik insanı düşündürür. Bugün yine o sessizlik içinde, bana çok yabancı bir sesle uyanmıştım. Bir kepçe sesi… Ama bu, sıradan bir kepçe sesi değildi. O gürültü, içimi sızlatan bir şeyleri hatırlattı bana. Paletli kepçe sesi, sanki hayatımın yükünü omuzlarımdan almak isteyen bir güç gibiydi. Peki, paletli kepçeye ne denir?
O Anın Başlangıcı: Aniden Değişen Bir Gün
İlk kez o kepçenin sesini duyduğumda, her şeyin normal olduğunu düşündüm. Sabah kahvemi içerken, pencereden dışarı baktım. Kayseri’nin o alıştığım gri sokaklarında, yavaşça bir şeyler ilerliyordu. Ama ses, öyle gürültülüydü ki bir an içim sıfırlandı. Üstümdeki yük, o kadar ağır gelmeye başlamıştı ki, bir şeylerin değişmek üzere olduğunu hissettim.
İçimdeki huzursuzluk, işlerin rutininden çok uzaktı. O kepçe, bir şeylerin yeniden şekillendiğini, belki de temelden değişeceğini fısıldıyordu bana. Düşüncelerim, bir an için uzaklaştı; içinde kaybolduğum dünyada, “Paletli kepçeye ne denir?” diye düşünmeye başladım. Belki de bu, hayatımda yapmak istediğim değişikliklerin, gerçek anlamda harekete geçmesinin bir simgesiydi.
İçimdeki karmaşa büyürken, bir yanda iş yerim, bir yanda ailemin bana duyduğu beklentiler, bir yanda da kendimi bulma yolunda yalnız hissettiğim o anlar. Bir soruyu tekrar tekrar soruyordum: Neden bu kadar çok şey var üzerimde?
O Kepçe, O An, O Duygular
O kepçe, sabah saatlerinde, yavaşça şehri inşa ederken, ben de hayatımın bir kısmını yıkmak zorundaydım. Ama bunu yaparken, ne kadar korktuğumu fark ettim. O kepçe sesine her odaklandığımda, bir şeyler siliniyor gibi hissettim. “Paletli kepçeye ne denir?” dedim kendi kendime, “Bir şeyleri yıkmak mı? Yoksa yeniden inşa etmek mi?”
Hayatımda bir dönüm noktasıydı bu. Kendimi bir an için tamamen kaybettim. Kepçe sesinin her yankısı, bir kısmımı silip atarken, içimdeki umutlu düşünceler de yeniden doğmaya başladı. Belki de işte bu kadar basitti; bazen bir şeylerin yıkılması, yenisini kurabilmek için gerekliydi.
İçimdeki heyecanla birlikte, bir başka soruya daha odaklandım: “Neden hep kaygılanıyorum? Neden hep korkuyorum? Yeni başlangıçlar, insanı neden bu kadar ürkütüyor?” Bir tür inançsızlık vardı bende. Her değişim, her yenilik beni korkutuyordu. Ama kepçe, beni bu duygudan çıkarmak istiyor gibiydi. O sesin içinde bir tür cesaret vardı.
Korkuyu Aşmak: Yeni Başlangıçların Ardında
O sabah, o paletli kepçenin sesini duyarken, sonunda kararımı verdim. Hayatımda bir değişim yapmaya karar verdim. Artık o korkularımın ardına saklanmayacaktım. Yıkılacaksa bir şeyler, o zaman yıkılsın. Ama geriye kalan her şey, yeniden inşa edilecekti. Korkularımın üzerinden geçip, cesurca ileriye bakabilecektim.
İçimdeki insan, o an şöyle söylüyordu: “Hayat, yıkılmak kadar inşa edebilmek de önemli.” Evet, belki de gerçek soruyu sormam gerekmişti: “Ne zaman yeniden başlayabileceğimizi biliyoruz? Hayat, bazen sadece bu kadar basit olmalı.” O kepçe, bir şeyleri yıkarken bana hayatın bir yapı taşı gibi olduğunu hatırlattı. Her şeyin aslında bir araya gelmesi gerektiğini, bazen bir şeyleri kaybetmeden yeniden bulamayacağımızı gösterdi.
Sonra Ne Oldu? Bir Başka Ses
Gün bittiğinde, kepçenin sesi kesildi. Ama o gürültü, her anımda yankı yapmaya devam etti. Sadece dışarıda değil, içimde de bir şeylerin değiştiğini hissettim. Belki de içsel bir temizlik yapmam gerekiyordu. O kepçe, bana her şeyin yenilenebilir olduğunu gösterdi. Yıkılmayı, kaybetmeyi korkulacak bir şey olarak değil, yeni bir başlangıç olarak görmek, belki de bu hayattaki en önemli derslerden biriydi.
İç sesim bir kez daha yankılandı: “Hayat, tam da o paletli kepçenin inşa etmeye başladığı yer gibidir. Yıkılmadan bir şeyler inşa edemezsin.” Her şeyin yıkılması ve yeniden doğması arasında bir çizgi var. O çizgi, belki de hayatımızın en değerli anıydı.
Sonuç: Paletli Kepçe, Yeniden Başlama Umudu
Ve işte bu kadar basitti. O sabah, paletli kepçenin sesi bana, her şeyin yeniden yapılabileceğini hatırlattı. Yıkılan şeyler, insanın en derin korkularını taşısa da, yeniden inşa etmek, bize gerçek anlamda huzur verir. Belki de hayat, bazen bir paletli kepçe gibi, yıkılmadan bir şeyleri inşa etme fırsatıdır. Bunu unutma…